GULPEMBE72 / 06.05.2009
 
 
Sizin gibi düşünmüyorum. Bence bakışları her şeyi anlatıyor. Bakışlarından öfkeyi kıskançlığı ve duyguyu ben anlayabiliyorum. Her kese göre değişebilir bu. Ayrıca Demir'e şu an öfkeyle bakıyor bunun nedeni de İhsan Ağa'nın düştüğü durum ve senetlerin onda olması. Özelikle bu son sahneden sonra öfkeyle daha çok bakacak. Duyguyla baktığı sahnelerde oluyor tabi. Köprü sahnesine gelince, oradaki sarılma Asi'nin dışında gelişen bir şey... kendini tam atacakken Demir'in tutup, kendine doğru çekmesiyle olan bir şey. Zaten kısa sürdü.
tugi_gs / 10 Aralık 2007
 
Bence hem Asi hem de Demir bakışlarıyla her şeyi anlatıyorlar. Asi tam ortamına göre davranıyor. Ama Demir Asi'nin ona kızgın olduğu bir anda Asi'ye rahatça bakabiliyor. Asi öyle değil ama gerektiği zaman her ikisi de gözlerini bakışlarını çok güzel kullanıyorlar. Köprü sahnesinde de dendiği gibi Asi'nin isteği dışında gelişti. İsteseydi o da sarılırdı. Ama sadece Demir sarıldı.
Riyankaa / 10 Aralık 2007
 
Bence de Asi’nin Demir’e duygulu baktığı anlar oluyor ama hem çok kısa sürüyor hem de konuşmasına hiç yansımıyor. Konuşurken soğuk bir ifadeye bürünüyor adet. Duygularına yenik düşmeyen bir Asi imajı var karsımızda. Hiç değilse seyirciye Asi’nin duygularını daha iyi göstermeleri lazım (lafım senaristlere tabi ki). Demir’in her hareketi bize Asi’ye olan ilgisini gösterirken ben aynı şeyleri Asi’de de görmek istiyorum (su aralar zor tabi). İtiraf etmeliyim ki son bölümde Asi’nin Demir’i kininden vazgeçirmeye çalışması güzeldi. Hele yağmurlu sahnede sanki babasından çok Demir’i düşünüyordu. Bir ara ‘böyle mutlu olamazsın gibi şeyler diyordu.
_Demirdoğanım_ / 10 Aralık 2007
 
Henüz Asi’nin duygularının farkına varacağı bir sahne tam anlamıyla olmadı bence. Yoksa Asi’nin bakışlarından ben anlayabiliyorum. Ama Demir’in ilgisini daha belirgin şekilde görüyoruz. Aslında Kenan geleceğine önce Kerim’in kardeşi gelseydi. Yani o mezarlık sahnesinde Asi biraz kıskandı ama devamı da gelseydi, onun da ilgisini görseydik. O da bocalasaydı ben niye böyle kıskanıyorum diye ve sonrasında Kenan gelseydi, bence daha güzel olurdu. Simdi Asi bir de atının ölümüyle Demir’e daha çok kızacak iyice duygularını belli etmez olacak.
lawinia / 10 Aralık 2007
 
Ne yalan söyleyeyim dizinin adını ve konusunu duyunca bu dizi izlenmez diye düşünmüştüm. Daha doğrusu niyetim yoktu. Ama açıkçası izleyince ilk bölümden itibaren çok cazip olmaya başladı. İlk bölüm bana aşk ve gururu hatırlatmıştı (çok sevdiğim hiç bıkmadan izleyeceğim bir film) ama şimdi çok daha sürükleyici ve güzel bir yere geldi. Hiç kaçırmadım şimdiye kadar. Asi ve Demir sahnelerini çok seviyorum. İhsan’ı Süheyla konusunda hiç anlamıyorum. Eskiden aşıklar mıydı, çözemedim! Oysa İhsan Neriman’a aşıkmış gibi görünüyor. Çocuğun İhsan’dan olmaması da iyi ama benim anlamadığım madem İhsan Neriman’a aşıktı neden Cemal Ağa İhsan’a evlenmesi için yalvardı. İhsan’ın aslında Neriman’a aşık olmadığını, hamile olduğu için evlendiğini düşünüyorum, zamanla onu sevdi demek ki. Başka türlü işin içinden çıkamıyorum. Ayrıca bu bölüm Demir’in Süheyla’nın dediğini yapmamasına çok sevindim. Bu kadın bence Demir’i çok zorlayacak. Demir’in annesinin intikamını almak için Asi’yi çiftliğinde çalıştırmak yerine, artık Asi’yi görmek için buna devam ettiğini düşünüyorum.
eleren / 10 Aralık 2007
 
Asiyle eskisi gibi yakın olmazlar diyorum ama o kadar dengesiz bir ilişkileri var ki bir olay oluyor bu olaya göre birbirlerine yakınlık ve uzaklıkları oluşuyor. Asi sürekli tersleyecektir Demir de vicdan azabından Asi’yi alttan alacaktır ama Demir de bir noktadan sonra patlar, köprüde iki keçi hesabına dönüşürler
sinem* / 10 Aralık 2007
 
funda
 
 
7. bölümü çok beğenmedim.
7. bölüm fragmanı çok etkileyiciydi.
Bu da benim 7. bölüm beklentilerimi yükseltmişti.
Ama bölümü izlerken, en iyi sahnelerin hepsinin fragmanda, çok daha etkileyici bir şekilde bize sunulduğunu fark ettim.
7. bölüm tamimiyle Asi'nin atına ithaf edilmiş gibiydi.
Keşke Asi'nin atını çok sevdiği mesajını en azından 2-3 bölüme yaysalarmış.
Dakika başı Asi atını şöyle severdi, böyle severdi, hasta olunca aynı ahırda uyurdu, bir tek aynı yalaktan su içmedikleri kalmış, anladık Asi atını çok severdi. Asi atını kız kardeşi gibi severdi.
Demir Doğan'ın annesi Kozcuoğulları yüzünden ölmüştü.
Şimdi de Kozcuoğulları'nın kızının biricik atı, Demir Doğan yüzünden öldü.
Ödeştiler mi yani?
Hayvanları sevsek de bir atla bir anneyi aynı kefeye koyamayız, değil mi ama?
Bundan sonra, Demir'in annesinin ölümünü "unut artık, aş bunları, geçmişte kalmış" diyerek Demir'e nefretini gömmesini söyleyen Asi'nin, Demir'e karşı her gün kin kusmasına hiç katlanamam. İnşallah Asi'nin kini fazla uzun sürmez.
Asi bilmese de, bizler Demir'in atı kötü niyetle almak istemediğini biliyoruz.
Demir Kozcuoğlu çiftliğini, "sevgi dolu teyzemiz" Süheyla'nın gazabından kurtardı sadece.
Bir de Demir'in hangi arada Asi'nin atına karşı bu kadar büyük bir sevgi beslemeye başladığını ben kaçırmışım!
Ne demişti Demir? "Onu ben de çok seviyordum".
Alexia / 10 Aralık 2007
 
7. bölümü ben de pek beğendim diyemem;
Çok kopukluk vardı. Oradan oraya oradan oraya, izlerken yoruldum.
Bilhassa Kerim ve Defne’nin ilk defa izinli gezmeleri o kadar uzundu ki, yani ne gereği vardı?
Bir de sonra dedeleri yakaladı. Eyvah dedim, bu da uzar, yanılmamışım, gül suyu ile yapılan tatlıyı da izlemiş olduk.
Asi’nin atına gelince, o kadar çok seviyordu, nasıl birden vazgeçti?
Demir’in çiftliğine getirirken, bırakıp gitti?
İnsan, ahıra götürür, vedalaşır, atı ile konuşur, at yeni ortama alışıncaya kadar yanında durur.
Asi ama hiç ardına bakmadan gitti?
Al işte… ‘senedi aldım, at senin’ durumu; bu kadar mı seviyordu?
Gözüme takılan bunlar oldu.
Bir de tam bilgi sahibi değildim, ama hafta sonu veteriner arkadaşıma sordum.
At neden vuruldu?
Yarış atı değildi? Gayet iyi tedavi edilebilirdi.
Alexia ya katılıyorum, At ve Anne karşılaştırılamaz.
Demir ve Melek´in küçük yaşta çektiklerini, bir atın ölümü ile Asi anlayamaz.
Zaten hikayeyi tam olarak bilmiyorlar, İhsan, Ökkeş ve Süheyla biliyor.
Tam açıklama olmadı kanımca.
*Sultan* / 10 Aralık 2007
 
Asi çok güçlü bir karakter… karşısında düşmanlığını ilan etmiş hatta eline geçirdiği senetler dolayısı ile hem kendisini hem de ailesini üzmek isteyen bir karakter. Acısını içinde yaşamayı tercih etti. Zira ailesine bile ben teklif ettim takası dedi. Evde bile atına üzülemedi. Ailesi üzülmesin diye hatta atı akşam vakti getirmesi… Demir ve Süheyla’ya karşı, ben Kozcuoğluyum sözümü tutarım, ben her şeyi babam için yapıyorum, buna da dayanırım demekti bana göre. Asi sevdiklerinin üzülmemesi için her türlü fedakârlığı yapabilen bir karakter.
Babası üzülmesin diye köle gibi çalışıyor. Geride kalacak ailesi rahat bırakılacaksa Asi’den atlamayı göze alıyor. Gözü gibi baktığı atı acı çekmesin diye kendi elleriyle vurmayı göze alıyor.
Asi üzüntüsünü daha fazla sergileyemezdi Demir ve Süheyla’ya karşı. Ailesini üzmemek için her şeyi yapıyor.
GULBEYAZ76 / 10 Aralık 2007
xxdxx / 24.08.2009
 
   
Neriman Hanıma gelelim,
Bu haftaki bölüm ona da ayrı sinir oldum. Etikete çok önem veren birisi ama bu görgüsüzlüğe kadar gitti bu sefer.
Süheyla’nın yaptığı ayrı bir terbiyesizlik. Evine misafir gelmiş, bir ‘hoş geldin’ demiyor. Ama Neriman da sanki hiçbir şey olmamış gibi (eh Amerikalarda okumuş ya Süheyla) yarabbi şükür diyor, sarmalardan alıyor. Kızlara çok acıdım. ‘Hadi anne gidelim’ dediler. O sahnede üzüldüm.
Babasını takip edip, Süheyla ile oturduğu masaya gitmesi ve ‘Ayy şunlara bakın, ulu orta buluşmuşlar’ deyip başka şeyi mana etmesi başka olay!
Asi’nin atından vazgeçebilir senet karşılığı, buna bir şey demiyorum. Ama atı nasıl teslim etti onu eleştiriyorum. Sonuçta zaten o çiftlikte çalışıyor. Atını ahıra alıştırabilirdi, konuşabilirdi, ben de evet elinden gelen her şeyi yaptı diyebilirdim. Atın delirmesinde ve ayağını kırmasında birazcık Asi’nin de sucu var diyorum. Atı öyle bıraktı gitti ve at kendisini birden yabancı bir yerde önemsiz hissetti. Asi veteriner, ayağını iyileştirebilirdi. Bu mümkündü, neden vuruldu bunu anlamadım. Ama herhalde yarış atıydı ve biz bilmiyoruz bu yüzden vuruldu.
*Sultan* / 10 Aralık 2007
 
Başka ne yapabilirdi ki Asi? Kendisini zor tutuyordu zaten. Durup da Demir'in ve Süheyla'nın yanında gözyaşlarına boğulamazdı. Süheyla’nın tutumu ortada iken ve Demir iyi giden ilişkilerine atı isteyerek bir anda büyük bir darbe vurmuşken, alışana kadar yanında kalayım diye teklif edemezdi. Tamam, böyle bir şey söylese Demir bir şey demez müsaade ederdi ama o konuma düşürülen Asi bu teklifi yapamazdı.
Asi'nin suçu var demek haksızlık olur.
Ayağı iyileşmesi mümkün olmadığı ve eski durumuna dönemeyeceği belli olan atları vuruyorlar. Nedenini anlayamasam da Yeşilçam bunun örnekleri ile dolu. İşin içine daha çok duygusallık katmak adına senaristlerde bu yöntemi kullandı... başarılı oldular da.
sude9 / 10 Aralık 2007
 
Sanırım diğer bölümler bu bölümden daha iyiydi. Hem önceki bölümlerin güzel oluşu, hem de Sevgili Alexia'nın dediği gibi, etkileyici fragman, beklentilerimizin çıtasını yükseltti. Ama umduğumu bulamadım ben. Belki önümüzdeki hafta daha güzel ve ilginç sahneler olur.
Atın vurulması bana pek tuhaf gelmedi. Veteriner arkadaşlarımız daha iyi bilir ama hep filmlerde öyle olur ya, bir atın ayağı kırılınca, vurulur. Yalnız bir şey söyleyeyim, belki komik gelebilir size: At çok güzel oynadı. Yani şunu demek istiyorum, atın önce huysuzlanması, kapatıldığı ahırda kendini duvarlara vurması, sonra kaçması, koşarken çitlere takılıp, düşmesi, ayağının kırılması ve sonra yerde acılar içinde kıvranıyormuşçasına yatması beni çok etkiledi...
Neriman, bugüne kadar saflığıyla, samimiliğiyle, rahat ve pervasız tavırlarıyla, kocasını kendi çapında sevmesiyle ve kızıyla ilişkileriyle hep hoşuma gitti. Bana sıcak ve doğal geldi. Ama bu bölümde Süheyla Teyzenin tavırlarına karşılık o derece yüzsüzleşmesine gerek yoktu. Ne amaçla o derece rahat ve görgüsüz davrandı anlamadım. Davet edilmediğin bir sofrada, ilk defa gittiğin bir evde, sen yokmuşsun gibi davranan bir ev sahibine karşılık masaya konmuş dolmalardan atıştırmak, bilmiyorum ama biraz abartılıydı.
Ben birde Demir'in, Süheyla teyzesine karşı, çok, ama çok fazla saygılı davrandığını düşünüyorum. Yani, Demir'in Kozcuoğullarına nefreti hepimizce malum, Süheyla Teyzenin kini ise aşikar. Ama kim ne derse desin Asi'nin bu ikilinin nefretini kazanacak belirgin bir hareketi yok. Ve Asi, Süheyla Teyzenin ona yaptığı terbiyesizlikleri bu derece hak etmiyor. İşte bu noktada, Demir’in Asi'ye duyduğu zaaf yüzünden, birazcık da olsa teyzesini dizginleyici sözler söylemesini bekliyorum. Tamam, Asi'nin tavırları da hiç bir zaman sıcak ve kibar değil. Ama ne olursa olsun, Süheyla Teyzeden gördüğü muameleyi hak etmiyor. Bu noktada da iş Demir'e düşüyor.
ipekaziz / 10 Araık 2007
funda
 
 
İhsan'ın o kanunsuz(!) iş yaptığı adamla beraber gerçekleştirdiği aktivitenin kanun dışı olabilme ihtimalini Aslan'ın uyarısıyla düşünmeye başlaması, bana biraz tuhaf geldi. Neden dersiniz? İhsan yıllardır o topraklarda yaşıyor, haftanın 2-3 günü kasabanın lokaline gidiyor, herkesi tanıyor ve o adamın sakat işler yapan biri olduğu yönündeki şöhretini Aslan'dan duyuyor. Ve yine şaşırtıcı bir biçimde, Aslan o uyarıyı yapmadan önce asla ve kat'a, bu adamın ona önerdiği ve kısa zamanda bolca para kazanacağı işin mahiyetinden şüphelenmiyor.
Üstelik bence Aslan'a uyarısı yüzünden minnettar olmalıyken, yine de hiç yüz vermiyor ve Aslan ona "bir kerede bana inansan be İhsan Bey "diyerek sitem ediyor. Ne bileyim bu sahne benim mantığıma tam oturmadı.
ipekaziz / 10 Aralık 2007
 
İhsan Bey bin yıllık arkadaşı Bülent'le ortak oldu.
İhsan Bülent'e ne iş yapacaklarını sorduğunda, Bülent serbest bölgede ticaret demişti.
İhsan da tamam demişti.
Bülent ayrıca şunu eklemişti; İhsan Kozcuoğlu denildiğinde açılmayan kapılar açılıyor.
Yani Bülent tüm işi yapıyor, İhsan Bey çiftliğinden kımıldamıyor, Bülent tomarla parayı İhsan'a getiriyor, İhsan da teşekkür ediyor.
İhsan'ın kendi kayınpederi kaçakçılıktan köşeyi dönmüş, İhsan Hukuk Fakültesi mezunu, 20 yaşında toy bir delikanlı olsa o paranın temiz para olduğuna inanırdı belki ama bu yaşında bu tecrübeyle komik oldu biraz.
Bülent'in getirdiği paralara, alnının bir damla teri akmadı, hangi helal paradan bahsediyor.
Alexia / 10 Aralık 2007
 
Benim Kerim'de şu ana kadar en beğendiğim hareket; Süheyla Hanıma rağmen, onu hiç takmadan, Defne ile görüşmeye devam etmesi. Üstelik son bölümde, çiftlikten ayrılıp Kozcuoğullarına Defne'ye giderken, Melek'e söyler gibi yapıp, Süheyla teyzeye yönelik çok güzel laf sokuşturdu. Ben beğendim. Bence Demir, Kerim'den bazı noktalarda ders bile almalı.
ipekaziz / 10 Aralık 2007
 
Süheyla ve İhsan ayrı bir zaman boyutunda yaşıyor demiştim bende bölümü izlerken, herkese gece oldu, onlara öğleden sonra saat 3 olamadı. Müzede buluşmanın amacı da, bize Antakya'nın birbirinden güzel mozaiklerle dolu olan müzesini göstermek herhalde. Ya da geçmişlerinde müzede buluşuyorlarsa bilemem tabi!
Kerim ve Demir'in Süheyla ile olan ilişkilerini aynı kefeye koyamayız. Süheyla Demir'in öz teyzesi, Demir'i o büyütmüş, o okutmuş, annelik yapmış. Kerim ise muhtemelen Süheyla hanımla 20'li yaşlarında tanışmıştır.
Kozcuoğulları Demir'in annesinin intihar etmesine neden olmuş, Süheyla Demir'in bunları bile bile Asi'yle yakınlaşmasını kabullenemiyor.
Bu durumda Kerim'in hiçbir şeyden haberi yok. Zarar gören de birebir Kerim ya da ailesi değil. Bu nedenle Kerim durumu öğrendiğinde de, çok daha mantıklı davranabilir. Demir'e de bu konuda mantıklı şeyler söyleyecektir. Kerim'in gülümsemesini sevmesem de, akıllı, mantıklı bir adam olduğunu biliyorum
Alexia / 10 Aralık 2007

Atlar hepimizin bildiği üzere ayakta uyurlar. Bacakları çok kuvvetli. Bir kilit sistemi varmış sanırım. Ama gövdeleri o kadar güçlü değilmiş. Yani yatmak zorunda kaldığında organları ezilebiliyor nefes almakta zorlandıklarından boğularak ölebiliyorlarmış. Atların vurulma-son zamanlarda da iğneyle uyutulma sebepleri bu. Asi mademki veteriner neden iğneyle uyutma yöntemini seçmedi de hemen tüfeğe asıldı. Çiftlik bir koşumluk mesafede. Sanırım olayı biraz daha dramatize etmek için. Başarılı oldular mı? Ee oldular diyeyim.
Ağustos Böcüğü / 10 Aralık 2007
flora / 11.09.2009
 
 
Demir'in Asi'nin ısrarlarına rağmen, Asi'yi yolda indirmeyerek, "hava kararıyor, merak ederim" demesi çok güzeldi.
Demir Kozcuoğlu nefretini çoktan yendi de haberi yok.
Hele hele atın ölümünden sonra duyduğu suçluluk duygusuyla Demir daha da yumuşayacaktır.
Kendisini atın yaralanmasından dolayı suçlayacak, bunun üstüne birde bir canlıyı vurarak öldürmek zorunda kalmanın ağırlığı binecek.
8. bölümde Asi'nin kini artarken, Demir suçluluk duygusuyla daha da yumuşayacak.
Tabi Almanya'dan sevgili "uzak" kuzen Kenan geldiğinde, Demir de kıskançlıkla yeniden sertleşebilir.
Alexia / 10 Aralık 2007
 
Demir’in, "İhsan Bey’in yakında bana devredecekleri çiftliklerinin yanından geçiyorum" dediğini hatırlıyorum. Tam da o sırada Demir evin yanından geçiyordu. Hem bu sahnede Demir Süheyla'ya senetler bende falan da demişti. Peki, Süheyla niye Cemal Ağa’dan bunu duyunca, sanki ilk kez duymuş gibi davrandı. Unutmuş muydu yani?
Alexia / 10 Aralık 2007
 
"Ben hayatta hiçbir şey başaramamış olabilirim, ama tek bir şeyle övünüyordum seninle, senin gibi bir kız evlat yetiştirdim diye", demesi bana evlat ayrımı gibi geliyor.
Alexia / 10 Aralık 2007
 
Ben de İhsan Bey'in Asi'yi diğer evlatlarından daha fazla sevdiğini, önemsediğini hissediyorum. Ve bu durum pek hoşuma gitmiyor. Ayrıca ailede bu gerçek bir şeklide kabul görmüş, diğer tüm kız evlatlar ve Neriman Asi'nin, İhsan Bey'in gözünde ayrıcalıklı bir konumda olmasını doğal bir şeymiş gibi özümsemişler.
Evet, bazı evlatlar anneye, bazı evlatlar babaya daha yakın olur. Anne veya baba evlatlarını eşit severler ama sadece bazı çocuklarının karakteristik özellikleri, diğer çocuklarına oranla kendi karakteristik özelliklerine daha yakındır. O sebeple bazı evlatların annelerinin veya babalarının gözünde yeri bir başkadır. Ama burada durum fazla abartılıyor, Asi'nin babasının göz bebeği olduğu her bölümde en az bir sahnede vurgulanıyor. O yüzden de bence göze batıyor. Oysa İhsan Bey Defne ile ya da kızlarından bir diğeri ile özel ve güzel bir duygusal sahne yaşasa. Biz de Çetin Tekindor'un muhteşem oyunculuğuyla izlesek, belki bu durum o kadar göze batmaz.
Diğer kızlar tarla, çift, çubuk işleriyle ilgilenmiyorlar diye, babalarının ilgisinden mahrum bırakılmamalı bence. İhsan Bey yüreği kocaman ve sevgi dolu bir baba, sadece bu sevgisini diğerlerine de biraz gösterse tam süper olacak.
ipekaziz / 10 Aralık 2007
funda / 13.11.2009
 
 
Yağmur, sel, yağış…
Benim bildiğim aşırı yağmur yağarken kanallar açılır, taşkınlar olmasın, suyun yatağı değişmesin kazma kürekle tıkanan yerde hendekler açılır. Dizide gördük ki yağmur sonrası sabah kanal temizlemeye gittiler. Geç kalınmış olan olmuş, yağmur kesmişti.
Asi adamları topladı, çalışmaya başladı kanal temizliyor sahnesini basit buldum.
SONAY T. / 11 Aralık 2007
 
Ben Cevriye’nin defter çalması olayında İhsan Bey’in Süheyla’ya gelmesini bekledim ama gelmedi. Bekledim ki, İhsan Bey gelip Süheyla’ya desin ki; " bir zamanlar ablanın intiharına neden olan olayı, şimdi sen Cevriye’ye yaptırıyorsun. İşte gördün mü, zengin olmakla, fakir olmak arasındaki ayrım bu... zenginsen sana küçük gibi görünen şeyler, bir garibanın başını yakabiliyor."
Ama gelmedi ama demedi...
söğüt / 11 Aralık 2007
 
Aslında bu diziyle alakalı eleştiri yapmak istemiyorum. Dizinin ve yaşanacak aşkın büyüsünü bozmak istemiyorum sanırım.
Dizideki karakterleri, mekanları çok beğeniyorum... Beni dinlendiriyor, germiyor bu dizi (ben Asi'nin kıyafetlerini de beğenenlerdenim).
Fakat bazen öyle şeylerle karşılaşıyorsunuz ki büyüyü bozmak istemeseniz de yazmak zorunda kalıyorsunuz...
Örneğin dersek... 4. bölümdü sanıyorum, Demir, Asi'nin Cevriye'yi işten kovduğunu sanarak, Asi'yi kolundan sürükleyerek ağıla getirmiş ve o kızgınlıkla ağılı temizlemesini söylemişti. 6. bölümde Asi'nin temizlediği ağıl, Süheyla Teyze'yle Cevriye'nin hamur açtığı kiler oldu maalesef...
ayşe ıraz / 11 Aralık 2007
 
Başından beri, bende Neriman'ın o dışarıya karşı takındığı saf görüntünün arkasında, aslında son derece uyanık bir kişilik olduğunu düşündüm. Ve her zaman Neriman'ın o kendine özgü tavırlarıyla davranmasını sempatik buldum. Hatta geçen bölümden önceki bölümde, Kerim'in ve Melek'in davetiyle Süheyla'ların evine gittiğinde, karşısında muhatap olarak, kendi yaşına uygun ev sahibesini bulamayıp : "ne umduk, ne bulduk, çoluk-çocukla bir başımıza kaldık" diyerek düştüğü durumla, kendi adına, kendisiyle alay etmesi bana çok sevimli gelmişti. Ve helal olsun kendisiyle bu derece barışık, o zaman bir o kadar da özgüvenli bir kadındır diye düşünmüştüm Neriman için. Ama ne bileyim işte son bölümdeki halleri çok abartılı geldi. Dün de söylediğim gibi Süheyla'dan gördüğü aşırı kaba muameleye karşılık, dolmadan atıştırması. Yok artık, bu kadar da olmaz, pes dedirtti bana...
ipekaziz / 11 Aralık 2007
 
Ben henüz Neriman'ı tam olarak çözebilmiş değilim. Hikayenin neresinde duruyor muamma. Yukarıda bahsettiğin durum bana Neriman'ın biraz daha zorlaması gibi geldi. Süheyla’nın sınırlarını test eder gibi. Bu iki kadının karşı karşıya gelişini izlemek keyifli olacak orası kesin. Bakalım hangi silahları kuşanacaklar.
Ağustos Böcüğü / 11 Aralık 2007
funda / 14.11.2009
 
 
Fragmanı gördüm çok beğendim. Euro d de çıktı. Çok etkileyici bir bölüm olacak. Asi perişan halde, herkeste bir hüzün var. Asi dedesinin yanında ağlıyor. Yanlış görmediysem Defne de ağlamaklı. Aslan delirmiş durumda (zaten deliydi düşünün artık) Süheyla-İhsan karşılaşması var ama nedense yüzlerinde gülümseme var. Son sahne yine etkileyici. Demir ve Asi ahır gibi bir yerdeler. Yine o meşhur bakışmalarından biri ama bu seferki çok daha etkileyici. Asi'nin gözlerde hüzün, Demirde karizmatiklik var.
gamze_yy / 11 Aralık 2007
 
Bende fragmanı gördüm iki kez. Tek kelimeyle müthiş bir bölüm bekliyor bizi. Asi delirmiş gibiydi. Donuk bir şekilde bakıyordu. İhsan Demir’e kızıyordu daha ne zaman bitecek bu kinin gibilerinden bir şey söyledi. Aslan birine saldırıyordu yanındakiler zor tutuyordu. Asi dedesine sarılmış ağlıyordu. Son sahne; Demir Asi ahırdalar Demir Asi’yi giderken durduruyordu. Sanırım elini yanağına götürüyordu çok yakınlardı, köprüdeki kadar. Bol bol Defne ve Kerim de vardı fragmanda. İhsan’la Süheyla müzede buluşmuşlar Süheyla İhsan’a gülümseyerek bakıyordu. Tüm aile yıkılmış durumdalardı, Aslan da dahil buna.
aşkaaşık / 11 Aralık 2007
 
Asi baya kötü bir durumda evden bile çıkmıyor anlaşılan. Deli gibi sabaha kadar bakakalmış. Dedesi de torununun bu halini görüp Demir’in üstüne yürür, Aslan da Demir’in arabasına tekme atıyor herhalde ya da şu İhsan’ın çalıştığı adama. (Ayrıca Bülent yüzünden İhsan’ın başı derde girecek herhalde İhsan’ı da Demir kurtarır böylece Asi’ye kendini affettirir)
Süheyla gene nefretini ortaya döküyor. Demir’in yumuşamaya başlaması sonucunda gene eski haline döndürmeye çabalıyor.
Son sahnede Asi’nin üstü saman mıydı? Atının kaldığı yerde mi yatıyor? Demir de çok güzel bakıyordu. Asi de yorgun, üzgün. Çok tepki gösteremeyecek bir halde.
Geçen bölümün fragmanı kadar güzel bir fragman değil ama bölüm çok güzel olacaktır.
sinem* / 11 Aralık 2007
 
Bütün aile Asi'yi bu kadar üzdüğü için Demir'e düşman olmuş ama asıl düşman olunması gereken kişi Süheyla Hanım. Demir de çok üzüldü biri fark eder umarım.
Süheyla Hanım'ın İhsan Bey'i sevdiğine emin oldum bu fragmanla birlikte ama İhsan Bey kimi seviyor anlayamıyorum bir türlü.
Demir Asi'ye çok fena aşık. Fragmanın son sahnesi çok güzeldi. Demek ki Asi Demir'i affediyor.
Cemal Ağa çok sinirliydi Asi'nin durumu yüzünden olsa gerek.
İhsan Bey içindekileri hepsini söyledi Demir'e sonunda galiba.
-A k e L d a N- / 11 Aralık 2007
funda / 14.11.2009
 
 
Asi’nin perişan halini gören Aslan parçası Demir’in çiftliğe saldırmaya gitmiş Ökkeş ve İhsan onu sakinleştirmeye çalışıyorlar. Tüm aile üzgün Cemal Ağa da Demir’in çiftliğe gidiyor çok kızgın Demir’in yanında Kerim var. Kerim feci tırsacak ben nasıl bir aileye düştüm diye.
İhsan, “Biriktirdin kinini kapıma dayandın. Bitti mi yetti mi yoksa devam edecek misin?” diyor.
Demir artık İhsan’ın nezaketine hasret kalır.
GULBEYAZ76 / 11 Aralık 2007
 
Asi ile Demir’in güzelliğine bak.
Demir öpmeyi aklından geçiriyor sanki,
Asi de utanmış biraz ama kaçmıyor. İkisinin de kalbi bir belli oluyor buradan bakınca… boşa dememişler, iki gönül bir olunca, samanlık seyran olurmuş diye. Valla öyleymiş!
Süheyla ve İhsan buluşması gerçekleşiyor...
İhsan Demir’e fırça atıyor.
İyilikten maraz doğarmış sözü de bu şekilde gerçek oluyor.
Demircim, atı almasaydı da eve el koysaydı daha mı iyi olurdu acaba...
söğüt / 11 Aralık 2007
 
Asi ne kadar üzgün! Doğrusu bu kadar üzüleceğini tahmin etmiştim.
Bunu net bir şekilde belli edeceğini düşünmemiştim.
Ailecek bir olmalarını ve Demir’e kızmalarına hesap sormasını çok sevindim.
İyi oldu… anlasın Demir Asi’nin yalnız olmadığını.
Aslında Demir de çok üzgün teyzesine de hesap sordu.
Son sahnede bir şey olacağını hiç sanmıyorum.
Asi de öyle bir hava yoktu, Demir eminin çok ister ama
Asi için henüz erken…
medsul / 11 Aralık 2007
 
Elini Asi'nin yüzüne götürüyor ama sonra saçına mı dokunuyor. Yoksa bana mı öyle geldi. Asi de Demir'in eline bakıyor çünkü. At sahnesinde Demir Asi'yi tutacakken birden İhsan Bey geliyor ve engelliyor. Sonra da malum sözleri söylüyor. Aslan da sanırım Asi'yi o halde görünce kızıyor ve elinde bıçak Demir’lerin çiftliğe gidiyor. Cemal Ağa çok fena sinirlenmiş. Eee tabi en değerli torunu. Sessiz kalamaz. Demir çok fena tosladı diyebiliriz. Hem Asi açısından hem de teyze açısından.
Neslihan17 / 11 Aralık 2007
funda / 14.11.2009
 
 
Kozcuoğlularının çiftliğe akın etmesini bekliyordum ama sadece İhsan gelmiş anlaşılan. Asi canım… nasıl da hırpalanmış, yıkılmış öyle. Takatsiz kalıp düşmek üzere Demir müdahale edecek ama İhsan müsade etmiyor. İyide yapıyor. Demir’in üzgün olduğu belli Asi'nin canı yanınca onun ki de yandı tabi ama çekmeli. Madem bir işe kalkıştı sorumluluğu yüklenmeli. Ağır bir sorumluluk olacağı belli. İhsan bir yandan çıkışır (ki yerden göğe kadar haklı İhsan) teyze bir yandan. Tabi baktı Asi'ye meyilli Demir, tedbir peşinde. Hiç değilse bir iki kelam et şu teyzeye Demir.
Cemal Ağa… yaşanılanlarda en büyük pay sahibi, bir de kalkmış hesap sormaya mı gidiyor? Pes… pişkinliğin bu kadarı! At değil de çiftlik gitseydi ellerinden üzülmeyecekti sanki kızı ve torunları (tabi bu şekilde en çok Asi üzüldü). Şimdi efelik yapıyor ama atı alan geçti Üsküdar’ı.
Beklenilen buluşma gerçekleşiyor. İhsan, bari bu sefer efendilik yapma ağzının payını ver şu kadına. Üstelik elinde büyük bir koz var. Tabi Süheyla gibi olmadığından düşünemiyor. Süheyla’nın oğluna karşılık iste tüm senetleri bak nasıl tıpış tıpış veriyorlar senetleri eline ama yok işte İhsan da yok öyle kötülük.
Demir gitmesine gitmiş Asi'nin yanına, yakınlaşma çabaları da var ama Asi paylamadan Demir'i Aslan hakkından gelecek gibi. Psikopat geri döndü. Bari fazla hasar vermese Demir’e. Kızdırsa da bazen beni, seviyorum yine Demir'i…
sude9 / 11 Aralık 2007

Asi, Demir'in bölüm boyunca yüzüne bakamayacak sanıyorum. Kızgınlık belirtisi de göstermiyor gibi görünüyor. Bir kaç bölüm sonra sağlam bir patlar artık, ne varsa dökülür. Ama sonsuz sabrını gösteriyor galiba.
flytomoon / 11 Aralık 2007
 
Asi tepkisiz… hiçbir şey olmamış gibi davranıyor ya işte… Demir kesin ‘Bana bağır çağır ama böyle davranma” diyecek. “Demir çok yaklaştı, öpecek mi acaba?” diyeceğim… olmayacak yine!
*ayfer* / 11 Aralık 2007
 
Asi için zor bir durum.
Demir’in hislerine karşılık verse bir türlü, vermese bir türlü. İki arada bir derede...
Demir açıkça Kozcuoğlu ailesinden intikam almak istediğini söylemişti. Şimdi de kanı olanca hızı ile Asi’ye akıyor. Asi karşılık mı versin, yoksa Demir için çırpınan kalbinin üstüne koca bir taş mı koysun?
Ne yapsın?
söğüt / 11 Aralık 2007
 
Cemal Ağa İhsan’a zarar vermek istiyor ve bu zarar torunlarını da doğal olarak etkiliyor ama Cemal Ağa torunlarına çok önem veriyor. Ne kadar sevmesem de hakkını yemiyim. Hatta bu bölüm benim fragmandan çıkardığım Asi dedesine sarılarak ağladıktan sonra Cemal Ağa sinirle Demir’in çiftliğine gittiğinde Cemal Ağa orayı kasıp kavurur bence. “Ben İhsan’a zarar vermek isteyebilirim, sen de verebilirsin ama torunlarıma Asime zarar veremezsin” diyerek çok sert bir dille Demir’i uyaracak bence.
deniz123 / 11 Aralık 2007